Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Enerjisini kaybetmiş insanlar. Sabah uyandığınızda yatağınızda çıkamıyorsunuz, gözlerinizi açmaya çalıştıkça göz kapaklarınız daha da ağırlaşıyor veya hasbelkader kalktınız ama sizi […]
Sabah uyandığınızda yatağınızda çıkamıyorsunuz, gözlerinizi açmaya
çalıştıkça göz kapaklarınız daha da ağırlaşıyor veya hasbelkader kalktınız ama
sizi görenler yorgunluğunuzu yüzünüzden anlıyor. Akşam yatak yüzü görmedin mi
sorularını duyuyorsunuz? Etrafımda bu tür insanları o kadar çok görür oldum ki,
bu mevzuyu işlemeden geçemeyeceğime karar verdim.
Enerjisini kaybetmiş insanlar.
Çocukken
akşama kadar mahalle mahalle oynayan, o kadar yorgunluğa rağmen sabah gayet
dinç kalkan bedenin, şimdi akşam zorla uyuyan, uyku tutmayan, sabah uyanamayan
bir duruma geldi. Çocukken sende bulunan saf enerjin artık düşük seviyelerde ve
bunu hayatının her safhasında hissediyorsun.
İnsan saf
enerji ile ayakta durur, vücudu sarmalayan bu enerji bizim hayat enerjimizdir.
Termal kameralarla da görülebilen bu enerji katmanı bizim sağlık mutluluk inancımız
vb. hallerimizin devamlılığı için şarttır. Eğer bu enerji akımının düzeninde
aksama meydana gelirse hastalıklar kendini gösterir. Halk arasında şu kişide el
var, hasta olunan yere dokununca kendini iyi hissediyorsun, diye gösterilen
kişilerin de yaptığı vücudun enerjisini düzene sokmaktır.
Enerjik
insanların yanına geldiğinizde bunu çok daha fazla hissedersiniz. Onun enerjisi
sizin enerjinizi etkiler veya aksi de olur. Enerji yoksunu biri yanınıza
oturduğunda bundan etkilenirsiniz. Durduk yere üzülmeniz veya sevinç dolu
olmanız yanınızdakiler ile doğrudan alakalıdır. Hatta o kadar etkilidir ki,
gece eşinizin gördüğü aynı rüyayı sizde görebilirsiniz. Veya onun görmesi
gerektiği rüya tiplerini siz görürsünüz. Uyandığınız da ne alaka diye
düşündüğünüz rüya tipleri eşinizin size yansıttığı enerjinin sizde hayat bulma
şeklidir. Enerjiniz düşüncenizden etkilenmektedir, hatta duruşunuz bile
enerjinizi etkilemeye yetecektir. Bu da olaya olan inancınıza doğrudan etken
olacaktır. Omuzları aşağıda bitkin bir duruş sergilerseniz, o hali
yaşayacaksınız ya da galiba hasta olacağım diye söylenmeye başladığınız da bu
saf enerjinizi etkilemeye yetecektir. Olumsuz düşünceler deryasında dolaşan
insanların her daim mutsuz ve inançsız olması bundandır.
Saf enerji hakkında halen
çalışmalar devam etmekle birlikte bunun varlığı aslında asırlar öncesine kadar
uzandığı gözlemlenmektedir. Çinliler chi derken Romalılar spiritus,
Hindular ise prora adını vermişlerdir. Biz Müslümanlar ise enerjiyi dua
ile bütünleştirmekteyiz. Nitekim Hz. Allahı’mızın “Biz ona kendi ruhumuzdan
üfledik” buyurarak içimizde bir nefes bir enerji, yani sende bir sen olduğunu
beyan etmektedir. Yunus Emre’nin de dediği gibi “Bir ben vardır benden içeru.”
O yüzde insanlar ikiye ayrılır, bir kısmı mıknatıslı demir parçası
gibidir. Ağırlığının on iki katını kaldırabilir, azimlidirler, içindeki inanç
ve enerjinin farkında oldukları için her zaman bir mücadele içinde olurlar, pes
etmez ve enerji dağıtırlar. Eğer sizde de bir enerji kıpırdaması varsa, bu tip
insanlar mutlaka sizi de kendine doğu çekeceklerdir veya siz başkalarını
çekeceksinizdir.
Birde mıknatısı alınmış insanlar vardır, o kadar güçsüz ve
enerjisizdirler ki, bir tüyü bile kaldıracak takatları yoktur. Hep bir korku
vardır içlerinde, kötü düşünce bürümüştür kimyalarını, eline bir fırsat geçmiş
olsa bile, bu işte bir bit yeniği var ilkesi ile hareket ederle. Hayatta
kaybedenler kulübüne üye olacak topluluklar bunlardır. Sönmüş bir mum gibi
kalırlar.
“Her düşünce bir dua niteliği taşır
düşüncene dikkat et”