İÇ TEMSİLİNİZ NASIL?
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn İÇ TEMSİLİNİZ NASIL? Her gün içiyor ve hırsızlık yapıyordu, arkadaş ortamı olmadığı için çoğu kez dışarlarda sabahlıyordu, […]
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn İÇ TEMSİLİNİZ NASIL? Her gün içiyor ve hırsızlık yapıyordu, arkadaş ortamı olmadığı için çoğu kez dışarlarda sabahlıyordu, […]
Her gün içiyor ve hırsızlık yapıyordu, arkadaş ortamı olmadığı için çoğu kez dışarlarda
sabahlıyordu, en son yaptığı hırsızlıktan dolayı birini öldürmüş ve içeri
atmışlardı. Hayatı zindan gibi karanlık ve çekilmez vaziyetteydi. Hâlbuki ondan
bir yaş büyük abisi ise iş adamı olmuş, şirket idare etmekle meşguldü. 3 tane
çocuğu olan bu abi, mutlu bir aile ortamına sahip ve huzurlu bir yaşam
sürmekteydi.
Bunu haberleştiren televizyon muhabiri,
hapiste yatmakta olan kardeşle görüşmek için gerekli izinleri almış ve özel bir
odada kendisiyle röportaj yapmıştı. Uzunca hayat hikâyesinde hep babasını
suçlamış ve “Alkolik bir babaya sahiptim
her gün içerdi, bizimle ilgilenmezdi,
dertlerimizi dinlemezdi, böyle bir babayla büyürken başka ne olabilirdim ki”
diyerek hayat şeklinin suçunu, babasına atmaktaydı.
Aynı muhabir bir yaş büyük olan abisi
ile röportaj yapmış ve aynı soruları on ada sormuştu: ”Bu başarıya nasıl
ulaştınız ?”
İş adamı olan abi hayat hikâyesini
paylaştıktan sonra, şu cümleleri sarf etmişti “Alkolik bir babaya sahiptim her gün içerdi, bizimle ilgilenmezdi, dertlerimizi
dinlemezdi, böyle bir babayla büyürken başka ne olabilirdim ki!”
Aynı olay iki farklı bakış açısı. Bizi
biçimlendiren olaylar değildir, bizim olaylara verdiğimiz tepkilerden ibaret
olduğuna güzel bir örnek. Olaylara bakış açımız, bizim iç temsilerimizden
kaynaklanmaktadır. İç temsiler bireyin hayattan öğrendiklerinin iç dünyasında
ki resimlemesi gibidir. O yüzden bir olaya her insan aynı tepkiyi
vermemektedir. İç temsillerimiz bizim hayat ağacımız gibidir. Bizim hayata
verdiğimiz anlamın şekillenmesine sebeptir. Bu sebepten yukarı da olduğu gibi,
aynı olaya iki farkı tepki doğmuştur.
Bunu halk arasında beni bir türlü anlamıyorsunuz cümlesi
ile çokça duyarız. Evet anlamıyorlar çünkü senin iç temsilin ile onun ki bir
değil. Her insanın iç temsili bir olmadığı için, sana hoş gelmeyen bir olay
başkasının çok hoşuna gidebilmektedir.
İnançlarınızı bir kez kabullendiniz
mi, bu inançlar sinir sitemine kanun gibi emirler vermeye başlarlar ve bu
inancın tekrar değişim süreci çok zordur.
Bu sebepten inancımızı temellendiren iç
temsillerimizin sağlam olması gerekmektedir. İç temsillerinizin farkındalığı
ile yeni bir inanç oluşturmanız mümkündür. Çoğu insan bastırılmış duygusal
yoğunluk sebebiyle içinde ki temsillerin farkına bile varamamaktadır.
Sana anahtarı veriyorum iyi dinle beni.
Dört ayaklı bir masa düşünmeni istiyorum
masanın üzerine “BEN BAŞARILIYIM “veya
“ÖZGÜVENLİYİM” yaz, kalın ve siyah
harflerle. Masanın bir ayağına bu düşünceyi destekleyecek yaptığın bir eylemi
yaz. Mesela matematikten 100 almıştım veya projem çok beğenildi vb. Diğer
ayağına seni başarılı gören ve senden beklentileri olan insanları koy. Öbür
ayağına kendini başarılı hissettiğin bir anı koy, o anki yaşadığın duyguyu
yerleştir. Son ayağına da arkadaş ortamında ki başarılı anlarını koy. Bu
ayaklar senin iç temsilerindir ve senin neden başarılı, özgüvenli olduğunu
destekleyecek temsiller oluşturmaktadır. Bu temsilleri kendine göre
değiştirebilirsin ama en önemli şey buna inan ve gözünün önünde o anları
canlandır, gerekirse tekrar tekrar. Eğer iç temsillerinin farkına varmaya
başlar ve değiştirirsen bu sende yeni inançları oluşturacaktır. İnanmış bir
insan her şeyi yapar.