VARLIK VE VAROLUŞUN DERİN ANLAMI
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn VARLIK VE VAROLUŞUN DERİN ANLAMI Var Olmak ve Mevcut Olmak Dilimizde sıkça kullandığımız, fakat düşünmeye daldığımızda derin anlamlar içeren iki […]
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn VARLIK VE VAROLUŞUN DERİN ANLAMI Var Olmak ve Mevcut Olmak Dilimizde sıkça kullandığımız, fakat düşünmeye daldığımızda derin anlamlar içeren iki […]
Dilimizde sıkça kullandığımız, fakat düşünmeye daldığımızda derin anlamlar içeren iki kavramı ele alacağımız bu yazıda, var olmak ve mevcut olmak arasındaki ince farkları keşfedeceğiz. Bu iki kavram, evrende varlığın, zamanın ve mekanın ötesinde bir anlam taşır. Var olmak ve mevcut olmak, bir şeyin ya da bir varlığın yokluğuna karşı bir aydınlık sunar, onların gerçekliğini, ontolojisini belirtir.
Var olmak, bir şeyin veya bir varlığın özünü ve niteliğini vurgular. Bu kavram, bir şeyin ya da bir varlığın sadece var olmasıyla değil, aynı zamanda kendisi olarak kabul edilmesi ve değer görmesiyle ilgilidir. Her varlık, özgün bir anlam, amacı ve gayesi taşır. Var olmak, bu anlamlı varlığın işareti gibidir.
Mevcut olmak ise bir şeyin ya da bir varlığın durumunu, halini ve konumunu öne çıkarır. Bu kavram, bir şeyin ya da bir varlığın bulunduğu yerde görülmesini, fark edilmesini ve sayılmasını ifade eder. Mevcut olmak, varlığın elde edilebilirliği, ulaşılabilirliği ve kullanılabilirliği hakkında bilgi verir. Bu, varlığın somut ve fiziksel bir varlık olduğunu gösterir.
Mevcut kelimesi Arapça ‘ve ce de’ kökünden türemiştir, manası bulmak demektir. Mevcut yani orada bulunmak ve var olduğunu belli etmek manasına gelir. Bu yüzden birinin görmezden gelmek aslında onun mevcudiyetini yok sayarak ona bir nevi hakaret içerir. Mevcut olmak varoluşun en derin anlamıdır. Kozmik evrenin içinde bir nokta da olsa varlığının görülmesini ister insan.
Bu iki kavram arasındaki farklar göz önüne alındığında, ortak bir noktayı bulmak göründüğü kadar zor değildir: Varlık, hem var olmanın hem de mevcut olmanın temelidir. Evrende mevcut her şey, varlığın bir yansımasıdır.
Varlık, hem madde hem de mana olarak tanımlanabilir. Bu, hem fiziksel dünyanın hem de düşünce dünyasının iç içe geçtiğini gösterir. Hem tekil varlıkları hem de toplumları içerir. İnsanlar, doğa, hayvanlar, tüm bunlar varlık içinde bir aradadır. Ayrıca, varlık hem yaratılmış hem de icat edici olarak düşünülebilir. Bizler yaratılmış varlıklar olarak varız, ancak aynı zamanda icat yeteneğine de sahibiz.
Evrende yer alan her şeydir. Bu her şey, atomlardan yıldızlara, düşüncelerden duygulara kadar uzanır. Yani hem maddenin hem de mananın bir birleşimidir. Maddenin somutluğu ve mananın soyutluğu, varlığın zenginliğini oluşturur. Bu, her varlığın hem fiziksel hem de duygusal bir boyuta sahip olduğunu gösterir. Mevcut olan her şey varoluşun kozmik bir paydasıdır.
Var olmak, dünyanın sahnesinde sahne alan oyuncuların ta kendisidir. Varlık, sahne ışıklarının altında görünen somut objelerdir. Mevcut olmak ise bu sahnenin arkasındaki perdeye gizlenen gizemli figürlerin ve anlamların varlığıdır. Mevcut olan şeyler, insan zihninin labirentlerinde dolaşan düşüncelerin, duyguların ve hayallerin ürünleridir. Varlık, gözlerimizle gördüğümüz şeylerdir, mevcudiyet ise ruhumuzun derinliklerinde hissettiğimiz şeylerdir.
Bu iki kavram arasındaki bağ, insanın varlık sebebini sorgularken ve yaşamın anlamını ararken ortaya çıkar. Var olmak, insanın dünyada fiziksel bir varlık olarak bulunmasını ifade ederken, mevcut olmak, insanın iç dünyasında, düşünce ve duygularının labirentlerinde dolaşan soyut bir varlığa dönüşmesini temsil eder. İnsan, hem varlık hem de mevcudiyet düzleminde anlam arayışına girer ve bu arayış, insanın bilinmezlikle dolu yolculuğunun temel taşlarından biridir.
Sonuç olarak, var olmak ve mevcut olmak, varlık kavramının iki farklı yönünü temsil eder. Varlık hem var olmanın hem de mevcut olmanın temelidir. Bu kavramlar, insanların dünyayı anlama ve deneyimleme şeklini şekillendirir. Varlık, evrenin derinliklerinde yatan gizemli bir hazinedir ve her gün bu hazineleri keşfetmeye devam ediyoruz.